İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | in situ zf. | yerinde | ||
Testing can take place in testing centres throughout the country or in situ at parties or concerts. Testler ülke genelindeki test merkezlerinde ya da partilerde veya konserlerde yerinde gerçekleştirilebilir. More Sentences |
||||
Psychology | ||||
Psikoloji | in situ zf. | yerinde | ||
Embassies of EU Member States could play a more supervisory role in situ. AB Üye Devletlerinin büyükelçilikleri yerinde daha denetleyici bir rol oynayabilir. More Sentences |
||||
Food Engineering | ||||
Gıda | in situ zf. | yerinde | ||
Some of you witnessed the progress of the negotiations in situ. Bazılarınız müzakerelerin ilerleyişine yerinde tanıklık etti. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | in situ zf. | doğal durumunda | ||
Genel | in situ zf. | ait olduğu yerde | ||
Genel | in situ zf. | asıl yerinde | ||
Genel | in situ zf. | olduğu yerde | ||
Technical | ||||
Teknik | in situ expr. | mahallinde | ||
Construction | ||||
İnşaat | in situ s. | oluştuğu yerde | ||
İnşaat | in situ s. | kaynaklandığı yerde | ||
Medical | ||||
Medikal | in situ s. | olduğu yerde duran | ||
Medikal | in situ s. | bozulmamış | ||
Medikal | in situ zf. | tabi vaziyetinde | ||
Medikal | in situ zf. | olduğu yerde | ||
Medikal | in situ zf. | bozulmamış halde | ||
Medikal | in situ expr. | asıl yerinde | ||
Latin | ||||
Latince | in situ zf. | doğal yerinde |